İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’deki İBB binasında düzenlediği basın toplantısında Kanal İstanbul projesine karşı olma sebeplerini 15 maddede anlattı.
Kanal İstanbul projesini ‘cinayet projesi’ olarak nitelendiren İmamoğlu, “Çocuklarımız, torunlarımız ve bu ülkenin tüm geleceğini tehlikeye atan büyük bir risk ile karşı karşıyayız” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, Kanal İstanbul projesinin Çevre Etki Denetim (ÇED) raporunun onaylanmasının ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı arasındaki işbirliği protokolünü iptal etme sebebini şöyle açıkladı: “Protokol hukuksuzdu. Çünkü, atanmış İBB Başkanı tarafından, yetkisiz şekilde imzalanmıştır. 1 Ağustos 2018 tarihinde yangından mal kaçırırcasına ve meclis kararı alınmadan imzalanan protokol, 5393 sayılı Kanun’un 75. maddesinin (a) bendi uyarınca, yetkili organ kararı olmadan imzalandığı için, zaten hukuken geçersizdir. Sakattır. Sonradan şekli, şartı tamamlamak için, 12.10.2018 tarihinde meclis kararı alma yoluna gidilmiştir. Ama bu durum, hukuksuzluğu ve yetkisizliği ortadan kaldırmaz. Geçersiz bir protokolün Meclis tarafından onaylanmış olması, o protokolü geçerli kılmaz.”
MADDE 1: SUSUZLUK
İmamoğlu’nun açıkladığı 15 maddenin ilk sırasında ‘susuzluk’ yer aldı. Kanal İstanbul projesinin yapılması halinde İstanbul’un sonsuza kadar yer altı ve yer üstü su kaynaklarını kaybedeceğini belirten İmamoğlu, “Belediyemizin çeşitli daire başkanlıklarının, DSİ’nin ve İSKİ’nin raporları, projenin inşa edilmesi halinde karşılaşacağımız felaketin boyutlarını tek tek anlatıyor. Bunlara göre projenin getirdiği en büyük tehlike, Terkos Gölü’ne karışacak tuzlu su ile gölün, ebediyen su kaynağı sıfatını yitirecek olması önemli bir ihtimalidir. Terkos Gölü havzası, İstanbul ve çevresi için bir depolama alanıdır. Binlerce yıldır Avrupa yakasındaki en hayati, en büyük su deposudur. Kanal İstanbul inşa edilirse, her şeyden önce bu muazzam su kaynağı yok olacak” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, Kanal İstanbul projesinin yapılmasıyla birlikte Terkos Gölü’nün doğusundaki 20 kilometrelik su toplama havzası ile Sazlıdere Barajı’nın işlevsiz kalacağını söyledi.
Yer altı su kaynaklarının da yok olacağını söyleyen İmamoğlu, projedeki çatlaklardan sızan tuzlu suyun Terkos’a girmesi halinde, buranın su kaynağı olmaktan çıkabileceği uyarısında bulundu.
MADDE 2: DEPREM RİSKİNİ TETİKLER
Projenin 1., 2., ve 3. derece deprem bölgesinde kaldığını belirten İmamoğlu, “11 kilometre mesafeden Kuzey Anadolu fay hattı, 30 kilometre mesafeden Çınarcık fay hattı geçiyor. Bilim insanları, Kanal İstanbul Projesi’nin, yeryüzü ve yeraltı gerilme dengelerini bozacağını söylüyor. İnşaat ile ortaya çıkacak aşırı yüklemelerin, yeni depremleri davet edeceğini, depremlerin şiddetini artıracağını söylüyor” dedi.
MADDE 3: DOĞAYI SONSUZA KADAR KATLEDECEK
İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde onaylanan ÇED raporuna değinerek, “Rapor sanki bölge imara açılmayacakmış gibi, sanki bölgede yapılaşma olmayacakmış gibi hazırlanmış. İnşa edilecek kanal çevresindeki yapılaşma, kısa zamanda sıcaklık-nem-rüzgar rejimini değiştirerek, İstanbul’u bir ısı adasına çevirecek” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, projenin hayata geçmesiyle birlikte 23 milyon metre kara orman alanın, 45 kilometre uzunluğunda ve ortalama 150 metre genişliğinde 136 milyon metrekarelik tarım ve orman alanının sonsuza dek ortadan kaldırılmış olacağını söyledi.
MADDE 4: İSTANBUL’UN TARİHİ TALAN EDİLECEK
ÇED Başvuru Dosyası’na atıf yapan İmamoğlu, Boğaz trafiğinde artış değil, tam aksine özellikle son on yılda yüzde 22,46’lık bir azalış olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: “Projeyle birlikte 17 milyon metrekarelik SİT alanı etkilenmektedir. Küçükçekmece Gölü kıyısında yer alan Bathenoa Antik Kenti olsun, İstanbul’daki ilk yerleşmelerden biri olan Yarımburgaz Mağaraları olsun, daha bilmediğimiz toprak altındaki nice antik hazineler olsun, muazzam bir tarihi zenginlik proje tarafından yutulacak. Tarihe ve tarihi değerlere neden zulmediyorsunuz? İhanete fırsat tanımayacağız.”
MADDE 5: EN AZ 110 MİLYAR LİRALIK VERGİ YÜKÜ GETİRECEK
DSİ raporuna atıf yapan İmamoğlu, kanaldaki taşınmazların bulunduğu rezerv alanın imara açılması durumunda, DSİ olarak 1.450 kamulaştırmasız el atma davası ile karşı karşıya kalınacağı uyarısında bulundu. İmamoğlu, “Buradan çıkacak mali yük, DSİ tarafından karşılanamayacak büyüklüktedir. ani bırakın inşaat maliyetini, özel şahıslara ait mülklerin kamulaştırma bedelleri bile milletin sırtına yüklenecek” ifadelerini kullandı.
MADDE 6: İBB’NİN SIRTINA 23-35 MİLYARLIK LÜZUMSUZ MALİYET YÜKLENECEK
Kanal İstanbul inşaatı ile İSKİ’nin 3 isale hattının devre dışı kalacağını söyleyen İmamoğlu “Bu üç ishale hattının yerine en az 11 milyar liraya yeni arıtma tesisinin inşa edilmesi gerekecek. Ayrıca üç farklı lokasyonda da tümüyle İGDAŞ hatlarını ortadan kaldıracak. Böylece İBB’nin sadece iki kurumuna bile milyarlarca liralık maliyet çıkıyor” diye konuştu.
MADDE 7: GELİR RÜYASI
Panama Kanalı’nın gemilerin yolunu 13 bin kilometre kısalttığını, Süveyş Kanalı’nın ise 6 bin kilometre kısalttığını belirten İmamoğlu, “Gemiler, İstanbul Boğazı’ndan bedavaya geçmek varken, neden para vererek Kanal İstanbul’dan geçsin?” sorusunu yöneltti.
MADDE 8: İSTANBULLULARI TRAFİKTE İKİ KAT PERİŞAN EDECEK
6-7 yıl sürmesi beklenen inşaat sürecinde TEM ve E5’in sık sık trafiğe kapatılacağını söyleyen İmamoğlu, “Ayrıca Kanal İstanbul projesi ile halen planlanmış olan Mahmutbey-Esenyurt ve Sefaköy – TÜYAP – Beylikdüzü metro hatlarını de etkileniyor. Bu bölgelere hızla metro getirmemiz gerekirken, milyonlarca insanın ulaşımını kolaylaştıracak 2 hatta daha fazla metro hattını inşa etmek varken, neden milyonlara trafikte zulmü reva görüyorsunuz” dedi.
MADDE 9: 50 YILLIK HAFRİYAT
Kanal inşaatından yaklaşık 2 milyar metreküp hafriyat çıkmasını beklerini, ancak İstanbul’un yıllık hafriyat hazmetme kapasitesinin 40 milyon metreküp olduğunu hatırlatan İmamoğlu, “İstanbul’da 50 yılda çıkabilecek hafriyat toplamı sadece Kanal İstanbul’dan çıkıyor” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, inşaat sürecinde İstanbul trafiğine günlük 10 bin hafriyat kamyonunun dahil olacağını söyledi.
MADDE 10: 1.2 MİLYONLUK YENİ NÜFUS
İmamoğlu, Kanal İstanbul projesinin tamamlanmasının ardından yapılacak yeni yerleşim birimlerine 1.2 milyon yeni nüfusun geleceğini belirterek, “Sadece proje yüzünden İstanbul trafiği içinde 3.4 milyon yeni yolculuk oluşacak. Bu da İstanbul trafiğinin en az yüzde 10 artması demek” dedi.
MADDE 11: 8 MİLYONLUK NÜFUS BİR ADAYA HAPSOLACAK
İstanbul Boğazı ile yeni açılacak kanal arasında oluşacak adaya 8 milyonluk bir nüfusun hapsolacağını söyleyen İmamoğlu, “Ülkenin deprem riski en yüksek bölgesine 8 milyon insanı hapsetmiş oluyorsunuz. Deprem anında bu nüfusun güvenliğini nasıl sağlayacaksınız?” ifadelerini kullandı.
MADDE 12: MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye’yi ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkeleri koruyan bir sözleşme olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, sözleşme çerçevesinde Karadeniz’e kıyı olmayan ülkelerin gemilerinin Karadeniz’de en fazla 21 gün kalabildiğini, uçak gemisi ve denizaltıların geçişinin de yasaklandığını hatırlatarak, “Savaş çıkarmak için ihtiyaç duyulan bir askeri filo, Montrö sayesinde, Karadeniz’e giremez. Kanal İstanbul açıldığı taktirde bu koruma kalkanı kalkacak” ifadelerini kullandı.
MADDE 13: BALIKÇILIĞI YOK EDECEK
Kanalın inşa edilmesiyle Karadeniz’de tuzlu su miktarının artacağını, bunun sonucunda da hem Marmara’nın hem de Karadeniz’in doğal dengesinin bozulacağını ifade eden İmamoğlu, “Hem Marmara’da hem de Karadeniz’de balık da yok olacak balıkçılık da bitecek. Az oksijenli su Marmara’yı kaplayacak ve tüm Marmara, bir zaman Haliç’in koktuğu gibi kokacak. Çok da hızlı olacak bu süreç. Çünkü kanaldaki akıntı nedeniyle, Küçükçekmece Lagünü’nün dip çamuru da olduğu gibi Marmara denizine akacak” dedi.
MADDE 14: MEZARLIKLAR YOK OLACAK
Mezarlıklar Müdürlüğü’nün raporuna atıf yapan İmamoğlu, “Kanal projesiyle Arnavutköy’deki Baklalı, Roman ve Yeniköy Mezarlıkları çok net proje alanında kalıyor. Bunlarla ilgili yazı yazıldı ama yanıt bile verilmedi. Yani burada yakınları yatan insanlar, bu mezarları başka bir yere nakletmek zorunda kalacaklar. Ölüye bile rahat yok. Bitmedi. Tehlikede olan sadece 3 mezarlık değil. Arnavutköy ilçesinde bunlar dışında 8 mezarlık daha, Küçükçekmece’de Altınşehir mezarlığı ve Başakşehir’de Kayabaşı mezarlığı ÇED inceleme alanında kalıyor. Yani birinin içinden yol geçme, öbürünün altında isale hattı geçme riski var. Özetle Arnavutköy, Küçükçekmece ve Başakşehir ilçelerinde pek çok mezarın taşınmak zorunda kalması vicdanlarda da yara açacaktır. Hiçbir millet, ecdadına böyle davranamaz. Yapmayın bu zulmü” diye konuştu.
MADDE 15: KAMU ADINA KARAR VERENLERİN ÖNCELİĞİ MİLLETİN CANINI, MALINI, GELECEĞİNİ KORUMAKTIR
İmamoğlu, “Kamu adına karar verenlerin önceliği milletin canını malını, geleceğini korumaktır. Öyle olmalıdır. Kamu adına iş yapanlar, siyasetçiler, bürokratlar çevreyi, tabiatı, denizleri, sahilleri, tarihi, kültür ve tabiat varlıklarını korumak zorundadır. Milletini seven bir siyasetçinin önceliği milletinin mutluluğunu sağlamaktır. Bunca genç işsizlikten inlerken, bunca insan yoksulken, sürdürülebilir üretim, sürdürülebilir istihdam ve sürdürülebilir refah için bunca fabrika kurma ihtiyacı varken, 16 milyonluk bu şehrin geleceği olan çocuklar yeterince beslenemezken, bizim önceliğimiz Kanal İstanbul olamaz” dedi.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.