Minyatür sanatı nedir, nasıl yapılır? Minyatür sanatı ile uğraşanlara ne denir? Tarihteki en önemli sanatçıları kimlerdir? Levni’nin eserleri nelerdir? Mevlana’nın resmini yapan minyatür sanatçısı kimdir? İşte kısaca bilgi…
Minyatür sanatı nedir?
Minyatür kelime olarak minik, küçük boyutlarda resmi anlatmaktadır. Latince de ise ‘kırmızıya boyamak’ manasındaki miniare kelimesinden geldiği düşünülmektedir.
Minyatür sanatının en belirgin özelliği perspektif kullanılmamasıdır. Derinlik, uzaklık, ufuk çizgisi gibi kavramlar bu sanatta bir karşılık bulamayacaktır. Işık ve gölge, bu sanatta derinliği aktarmak için kullanılmayacaktır. Bir duyguyu anlatmak amaç değildir.
Minyatür sanatı ile uğraşanlara ne denir?
Minyatür sanatında tarihi olaylar, edebi ve ilmi konu başlıkları işlenmiştir. Bu sanata bir İslam kitap sanatı demek mümkündür. Türk halkı arasında minyatür sanatına nakış, nakış yapana da nakkaş denilmektedir.
Osmanlı devri öncesi minyatür sanatı
En eski bilinen minyatürler MÖ 2. yüzyılda Mısır’da bulunan papirüslerde görülmüştür. Sonrasında ise Yunan, Roma, Bizans ve Süryani elyazmalarında da görülmüştür. Hristiyanlığın yayılmasıyla minyatür sanatı İncil’leri süslemiştir. Ortaçağda İran, ırak, Orta Asya, Anadolu’daki Türk ve Pers halkı ile minyatür yükselişe geçmiştir.
Türklerde Orta Asya’da minyatür sanatı geçmişi incelendiğinde Uygurlar dönemi dikkat çekmektedir. Bu dönem minyatür eserlerinde Mani dini esintileri görmek mümkündür.
Selçuklu döneminde ise ilk İslam minyatürleri görülmeye başlanmıştır. Bu dönem özellikle İran minyatürün gelişmesinde etkili oldu. Abdüddevle, Mevlana’nın resmini yapmış olmakla ve bu dönem minyatürleri ile meşhur olmuştu.
Osmanlı devrinde minyatür sanatı
Fatih döneminde Sinan Bey; 2. Bayezid döneminde meşhur Baba Nakkaş gibi sanatçılar yetişmiştir. 16. yüzyılda Nigari (Reis Haydar olarak bilinmektedir), Nakşi, Şah Kulu; 18. yüzyılda ise Mustafa Çelebi, Selimiyeli Reşid, Süleyman Çelebi ve Levni en bilinen nakkaşlardır.
Levni, Türk minyatür sanatında kendi akımını başlatmış bir sanatçıdır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamıştır. 17. Yüzyıl sonlarında Edirne’de doğmuştur. Hayatı ve eğitimleri hakkında detaylı bilgiye ulaşılamamıştır. Lale Devri’ni yaşamış sanatçı aynı zamanda bir halk ozanıdır. Asıl adı Abdülcelil Çelebi’dir. Hat sanatı ile de ilgilenmiştir. Surname-i Vehbi ve Silsilename en önemli eserleridir. Surname-i Vehbi, tek tek sayfalardan oluşan murakkalardır. Silsilename ise padişahların portrelerinden oluşmaktadır. Levni, minyatür sanatına yaldızlı ve canlı renkler kattığı için renk ve renkçi anlamlarına gelen Levn kelimesinden türeyen Levni mahlasını kullanmıştır. Ayrıca, farklı bakış açısı ile minyatür sanatına derinlik ve perspektifi katmıştır. Osmanlı döneminin en büyük ve aynı zamanda en son temsilcisidir.
Minyatür sanatı boyaları genellikle topraktan üretilmekte ve parlaklığını arttırmak için yumurta akı katılmaktaydı. Daha sonra yumurta akının yerini tutkal aldı. Ayrıca padişahlara sunulan albümlerde altın ve gümüş kullanılırdı. Tezhip sanatı ile de yakın ilişkideydi. Trilin, mühre gibi özel malzemeler her iki sanat için de vazgeçilmezdi. Kullanılan kağıtlarsa daha çok fildişi, Hint kağıdı, parşömen ve aharlı kağıttır. Aharlı kağıt, arap zamkı ya da üstünbeç gibi malzemelerle kaplanmış kağıtlardır.
Modern zamanlarda minyatür sanatı
Günümüzde minyatür çeşitli sanatlarla birlikte kullanılmakta ve sınırlar zorlanmakta, kurallar esnetilmektedir. Çağdaş resim, geleneksel bir sanat olan minyatürün yerini almıştır.
Türkiye’de Süheyl Ünver ile yeniden canlanan minyatür, Günseli Kato, Taner Alakuş, Dilek Yerlikaya, Gülçin Anmaç, Gülgün Mesera, Arya Kamalı, Nusret Çolpan, Nilgün Gencer, Berrin Çakin Güç ve birçok sanatçı tarafından yeni eserler üretilmektedir.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.