Gerçek adı “Tahsin Tarık Üregül” olan Tarık Akan, 13 Aralık 1949 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Hüseyin Yaşar Üregül, annesi ise Yaşar Üregül’dür. Subay olan babasının görevinden dolayı öğrenimini farklı okullarda sürdürmek zorunda kaldı. Erzurum’da başladığı ilköğrenimini Kayseri’de tamamladı. Lise öğrenimini ise İstanbul’da tamamladı.
Lisede öğrenim gördüğü sırada yaz tatillerinde Ataköy Plajı’nda cankurtaranlık yaptı. Yükseköğrenimini Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü‘nde tamamladı. Ardından Gazetecilik Yüksek Okulu‘nu bitirdi. Üniversite yıllarında, bir yandan eğitimini sürdürürken bir yandan da işportacılık yaparak geçimini sağladı.
YARIŞMANIN ARDINDAN GELEN ŞÖHRET
Bir arkadaşı, ona haber bile vermeden Ses dergisinin artist yarışmasına onun adına müracaat etti. Yarışmada birinci olması, hayatının en önemli kırılma noktalarından birini oluşturdu. Tarık Akan, o günleri şöyle anlatıyordu:
“Birinci olduktan sonra işportacılık yapamaz, kahveden çıkamaz hale geldim. Herkes beni tanıyordu. 10 ay sonra bir film teklifi geldi: Fatma Girik’le ‘Solan Bir Yaprak Gibi’. Çok iyi iş yaptı. Daha o filmin setindeyken başka bir film teklifi daha aldım.” [1]
1972 yılında Ertem Eğilmez’in yönetmenliğini yaptığı ve Hülya Koçyiğit, Münir Özkul, Adile Naşit ve Hulusi Kentmen gibi isimlerin yer aldığı “Sev Kardeşim” adlı filmde “Ferit” karakterini canlandırdı.
İLK ÖDÜLÜ
1973 yılında oynadığı “Suçlu” filmindeki performansıyla ilk ödülünü aldı. 10. Altın Portakal Film Festivali‘nde En İyi Erkek Oyuncu seçilmişti.
1973 yılında Kemal Sunal, Metin Akpınar, Filiz Akın, Zeki Alasya ve Halit Akçatepe’nin yer aldığı “Tatlı Dillim” filminde “Ferit” karakterini canlandırdı. Aynı yıl yönetmenliğini Ertem Eğilmez’in yaptığı “Canım Kardeşim” filminde rol aldı.
1975 yılında Türk sinemasının unutulmaz filmlerinden olan “Hababam Sınıfı“nda “Damat Ferit” karakterini canlandırdı. Aynı yıl Şener Şen, Ayşen Gruda, Adile Naşit ve Münir Özkul gibi oyuncuların yer aldığı “Bizim Aile” filminde oynadı. Bu dönem oynadığı diğer filmler ise şunlar oldu: “Ateş Böceği“, “Mavi Boncuk“, “Ah Nerede“, “Delisin” ve “Bizim Aile“.
TARZ DEĞİŞİKLİĞİNE GİDİYOR
1977 yılından itibaren tarz değişikliğine giderek toplumsal sorunlara değinen filmlerde rol almaya başladı. Şöyle anlatıyordu bu durumu:
“Hababam Sınıfı’ndan sonra Arzu Film’le koptuk. Duygusal komedi filmleri yapmayacağım diye karar verdim; hem de en iyi zamanlarında. Daha gerçekçi filmler çekmek istiyordum.” [1]
1978 yılında, maden ocağındaki bir işçinin hikayesini anlatan ve politik drama türündeki “Maden” filminde Cüneyt Arkın ile birlikte başrolleri paylaştı. Bu filmdeki performansıyla, 15. Altın Portakal Film Festivali‘nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü‘ne layık görüldü.
1978 yılında oynadığı bir başka film, senaryosunu Yılmaz Güney‘in yazdığı “Sürü” oldu.
Tarık Akan, senaryosunu yine Yılmaz Güney’in yazdığı ve Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü’nü kazanan “Yol” filminde “Seyit Ali” karakterini canlandırdı. Cannes Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu dalında aday gösterildi.
12 Eylül 1980 darbesi sinema sektörünü oldukça olumsuz etkiledi. Öte yandan Tarık Akan bazı siyasi davalardan da yargılandı. Bu süreçte, taksi satın alarak bunlardan elde ettiği gelirle yaşamını sürdürdü.
1984 yılında oynadığı “Pehlivan” filmiyle 21. Altın Portakal Film Festivali‘nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü‘nü ve Berlin Film Festivali‘nde Jüri Özel Ödülü‘nü kazandı.
1990 yılında başrolleri Türkan Şoray ile birlikte paylaştığı “Berdel” filminde rol aldı.
1992 yılında “Taşların Sırrı” adlı televizyon dizisinde rol aldı. Bu, rol aldığı ilk televizyon dizisi olmuştu.
Tarık Akan, 1996 yılında düzenlenen Altın Portakal Film Festivali‘nde Yaşam Boyu Onur Ödülü‘ne layık görüldü.
2002 yılında, 12 Eylül 1980 darbesi sırasında yaşadıklarını anlattığı “Anne Kafamda Bit Var” adlı kitabı yayımlandı.
2003 yılında vizyona giren “Gülüm” adlı sinema filminde “Ali” karakterini canlandırdı.
2004 yılında vizyona giren, Yılmaz Erdoğan ve Demet Akbağ‘ın da yer aldığı “Vizontele Tuuba” adlı sinema filminde rol aldı.
KAYNAKÇA
[1] Aslı Çakır, Milliyet gazetesi, 31.08.1997
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.