Son zamanlarda yerli ve yabancı medyada, Türkiye’nin IMF’ye (Uluslararası Para Fonu) başvurarak borç alacağı yolunda haberler öne çıkmakta. Özellikle de Türkiye’nin son yıllarda karşılaştığı ekonomik durum ve yüksek faizle yaptığı borçlanmalar, bu olasılığı yükseltmekte. Türkiye’nin son yaptığı borçlanmada ödediği faiz oranı yüzde 7.68 oldu. Peki bu konuda uzmanlar ne diyor?
Türkiye IMF’ye gider mi?
Karar gazetesi ekonomi yazarı İbrahim Kahveci, DW Türkçe‘de yayınlanan “Nevşin Mengü ile Bire Bir” programında bu konuda önemli açıklamalarda bulundu.
Kahveci, Türkiye’nin IMF‘ye başvuru yapma olasılığı konusunda şu yorumu yaptı: “Şu anda geldiğimiz nokta IMF’lik durumu da geçmiş durumda. Son borçlanmamızda faiz oranı yüzde 7.68. 1980’den 2003 yılına kadar dış ticaret açığı ve hizmet açığının toplamının aşağı yukarı yüzde 60’ı kadar cari açık veriyorduk. Şimdi ise öyle değil. Şimdi bu toplamın yüzde 120’si kadar cari açık veriyoruz. Niye? Çünkü dış borca o kadar fazla faiz ödüyoruz ki…”
Yıllık 7.68 faiz ödendiğini hatırlatan Kahveci, “Yurtiçinde kendi vatandaşına yüzde 4 diyorsun, kimse vermiyor. Zaten 7.68 üzerinden yapılan borçlanmanın yüzde 27’sini de Türk vatandaşları almış. Türk vatandaşları dışarıdan fonlamışlar” diye konuştu.
“IMF’ye gitmemiz 7.68 yerine, yüzde 3-3.5 seviyesinde faiz ödememiz demek”
Kahveci’nin açıklamalarının devamı şu şekilde:
“Dolayısıyla bizim IMF’ye gitmemiz 7.68 faiz yerine, yüzde 3-3.5 seviyesinde faiz ödememiz demek. Bu da cari açığın ve yabancı sermaye baskısını azaltılmasında çok ciddi bir katkı sağlar. Ama daha büyük katkıyı devletin işleyişiyle ilgili yapar.
IMF, kara kaşımız kara gözümüz için bunları yapmaz. IMF bunu Türkiye’nin alacaklılarının alacak güvencelerinin daha sağlam işlemesi için yapar.
IMF’nin ucuz sermaye açısından Türkiye’ye katkısı olur. Ancak aynı zamanda bazı kurumların çalışması açısından da katkısı olur.
“Geçmişi de geleceği de sattık”
Son 15 yılda 70 milyar dolara geçmişin mallarını sattık. Özel sektör 300 milyar dolar dışarıdan borçlandı, kamunun borcu arttı. Özel sektörün yurtiçi kredisi, milli gelirin yüzde 13’ünden yüzde 70’ine çıktı. Bu da yetmedi, geleceği de sattık. Köprüler, hastaneler, havalimanları yaptık hepsi hazine garantili. Öyle havalimanlarımız var ki o şehrin nüfusu kendi içerisinde sabah akşam işe uçakla gidip gelse bile hazine garantisini karşılamıyor. Bunları bizim çocuklarımız, torunlarımız ödeyecek.
“Türkiye’de yapısal işsizlik var”
1990’lı yıllar Türkiye’nin kayıp yılları olmasına rağmen ortalama işsizlik oranı yüzde 8’di. 2003 sonrası Türkiye hızlı kalkınma yapmış olmasına rağmen ortalama işsizlik yüzde 10. Türkiye’de yapısal işsizlik var. Çünkü parayı dışarıdan aldın, yabancının malını tükettin, yurtiçinde de yeterince üretmedin. Formül bu kadar basit. Dolayısıyla biz yeterince istihdam yaratamadan büyüdük.”
NOT: İbrahim Kahveci’nin katıldığı programın tamamını izlemek için tıklayınız.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.