Mossad, son yıllarda özellikle kendisine hasım ülkelerin askeri kapasitelerini geliştirmelerini önlemek için bazı bilim adamlarına suikastlar düzenlemekte. Al-Monitor yazarı Ben Caspit, “Mossad gizli suikastların kapsamını genişletiyor mu?” başlıklı yazısında Mossad’ın bu konuda yaptığı suikastları gündeme getiriyor. İşte o yazı:
Olay, Suriye’nin Hama kentinde gerçekleşti. Aziz Asber, 4 Ağustos’u 5 Ağustos’a bağlayan gece arabasıyla yol aldığında şüphesiz bunu son kez yapacağını bilmiyordu. Koltuğunun baş kısmındaki bombanın patlaması sonucunda Asber ve şoförü hayatını kaybetti. Patlamanın yarattığı toz bulutu ortadan kalktığında ölen kişinin Beşşar Esad rejiminin geleneksel olmayan silahlarının gelişimine öncülük eden bir enstitü olan Suriye Bilimsel Gelişim Merkezi’nin 4. Bölümü’nün başkanı olduğu ortaya çıktı. Hama’da Masyaf kasabasında bulunan laboratuvarları son iki yıl boyunca birçok kez bombalandı ve büyük hasar gördü. Bu bombalamalar, Suriye-İran-Hizbullah’ın ortaklığında gerçekleştirildiğini iddia ettiği “Hassas Projesi”ni yok etmek için karar alan İsrail’e bağlandı. Bu projenin amacı Suriye ve Hizbullah’ın füzelerine bir başlık yerleştirerek onların tam hedefi bulmasını sağlamaktı. Bu da İsrail’in askerin üstünlüğüne bir tehdit oluşturuyordu.
Suriye rejimindeki kaynaklar, Asber’e yönelik suikast konusunda Mossad’ı suçladı. İsrail ise sessizliğini koruyor. Bundan sonra sadece silah tesisler değil, aynı zamanda bu tesislerde çalışan bilim adamaları da tehlikede. Batı’daki bazı yayınlara göre Mossad’ın politikası artık konvansiyonel olmayan silahların veya İsrail’e tehdit oluşturabilecek herhangi bir başka silahın geliştirilmesinde yer alan herhangi bir kimseyi derhal caydırmak.
Asber gizlice çalışan ve düşük profilli bir bilim adamıydı. Onun öldürülmesi, on yıl önce meydana gelen benzer olayları hatırlattı. Şubat 2008’de Hizbullah lideri Imad Mughniyeh suikastı ile aynı yılın Ağustos ayında Suriyeli general Muhammed Süleyman suikastı. İsrail bu saldırılar hakkında hiçbir şey söylemese de Batı’daki çeşitli yayınlar ve özellikle de Mossad’ın bir dönem başkanı olan Meir Dagan sorumluluğu üstlenmiştir.
Bugüne kadar Mughniyeh’in öldürülmesi, Mossad’ın en cesur ve en çok ses getiren saldırılarından biri olarak kabul edilir. Hizbullah lideri hayatını kalın bir gizlilik örtüsü altında yaşadı. Onun hiçbir fotoğrafı yoktu ve hiç kimse gerçekte nerede olduğunu da bilmiyordu. Mughniyeh her gece farklı bir yatakta uyudu. Asla iki günden uzun bir süre aynı yerde kalmadı. Hem İsrail’in hem de ABD’nin peşinde olduğunu biliyordu. Fakat gerçek şu ki onu tam olarak nerede bulacağını çok iyi bilen biri, onun arabasına patlayıcı yerleştirebiliyordu. Muhtemelen patlamanın koltuğun başında gerçekleşmesi oldukça dikkate değer.
Süleyman’ın suikastı daha da ilgi çekicidir. 2007 yılında Deyrizor’da Suriye’nin nükleer reaktörünün tahrip edilmesinden bir yıl sonra öldürüldü. Edward Snowden, suikastı İsrail’in deniz komando birimine atfediyor. Süleyman, Esad’a en yakın olan kişiydi. Esad’ın sırdaşı ve Suriye’nin nükleer projesinden sorumluydu.
Bir anlamda Asber yeni Süleyman’dır. Ayrıca Asber, Suriye stratejik silah projesi için tamamen gizlilik içinde çalıştı ve hem İran Devrim Muhafızları’yla hem de Hizbullah’la Hassas Projesi için iletişimi sağlıyordu.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.